21 Şubat 2013 Perşembe

New York Notları #4

Damak tadıma güvenir ve gittiğim ülkelerde zevkime uygun tadları denemeden dönmem. Öncelikle notlarımın başında cupcake için Magnolia Bakery denildiği kadar var demiştim ama New York sokaklarında daha iyisini buldum arkadaşlar, hemen paylaşayım da bilgi üzerimde ağırlık yapmasın.


Two Little Red Hens; 2.Avenue ile 86.Street'in köşesinde cupcakelerden kişisel favorimin Peanut Butter Cupcake olduğu ufacık tefecik ama yedikten sonra aklınızdan asla çıkmayacak bir pastane. Pasta, muffin ve cupcake yapıyorlar. Güzel kahveleri ve çayları da var. Metropolitan müzesini ya da Guggenheim müzesini gezdiğiniz gün hemen 10-15 dakikalık bir yürümeyle ulaşabilirsiniz. Günün yorgunluğunu, hayatın ağırlığını üzerinizden atabilir ve tatilin tadına orada varmaya başlayabilirsiniz. Sitesi de şöyle : http://www.twolittleredhens.com


Bu doyurucu bilgiyi paylaştıktan sonra gelelim Empire State Building'e! New York'a gelip tepesinden şöyle bir manzaraya bakmadan dönmek olmaz dedik, kendimizi 102. katta bulduk :) Empire State Building; 5.Avenue üzerinde 33. ve 34. Street'lerin arasında kalmakta. Empire' a yürümeye başladığınız anda sizi binada sıra beklemeden ve daha hızlı bir şekilde en üst kata çıkabileceğiniz aynı zamanda tarihi ile ilgili bilgi alabileceğiniz biraz daha pahalı biletler satmaya çalışan kişilerle karşılacaksınız. Eğer hafta içi gittiyseniz ve sabah saatleri ise merak etmeyin sıra yok denecek kadar az oluyor ve böylece hızlı ama pahalı biletlere ihtiyacınız olmuyor. Empire' a girdiğiniz anda oradan oraya yönlendirilecek hatta bir köşede çıkışta almak üzere Empire State Maketi önünde fotoğrafınızı çektireceksiniz. Tabii ki ücretsiz değil, 20$'a fotoğrafınıza sahip olabilirsiniz. Dönüş rotanızın ise mağazaların içinde geçerek olacağını söylememin heralde gereği yok, farkındasınız burası Amerika! Bilet alma noktasına geldiğinizde yetişkinler için 25$ ödeyecek eğer bizim gibi 102. kata yani 1250 feet yüksekliğe çıkmak isterseniz ayrıca bir 17$ daha ödeyeceksiniz. Bence yapmalısınız, gelmişten en tepeden bakmanın zararı olmaz :)



New York' gelmişten uğramadan geçemeyeceğin bir diğer klişe Times Square! Rengarenk, reklam panolarıyla dolu, güzel lokantalar, devasa çikolata dükkanları olan tam ortasında durduğunda karşıdaki reklam alanında kendini görebiliceğin dev bir pazarlama noktası. Gittik, gördük, gezdik ve tam bir Amerikan fotoğrafı çektirdik.


New York'ta inanılmaz bira çeşidi var, marketlerde kendinizi hem çeşit anlamında hem de fiyat anlamında kaybedebilirsiniz. Gördükçe burada verdiğimiz paralara o kadar üzüldüm ki, adamlar lokal barlarda bile bizim bir bira için ödediğimiz fiyata 3 tane içiyorlar!


Biraz akraba ziyareti biraz da merak ile New York maceramız içerisinde kendimizi en küçük eyalet olan Rhode Island-Providence' a attık. Otobüs terminalinden alacağınız bir biletle 3 buçuk saat süren bir yolculukla varabilirsiniz. Otobüslerde istediğin yere otur klişesi doğru ve ücretsiz wifi var! Ufak ama güzel bir yer Providence, öncelikle sakin, kendi halinde gençken oturmanın çok cazip olmayacağı, arabaya kesin ihtiyaç duyulan ama kumarhanesi olan bir yer :) İlk defa kumar oynadım, sorun yok kaybetmeyi sevmiyorum ve kaybettiğimi almadan çıkmıyorum. Benim için kumarbaz tehlikesi yok :) 



Hazır Providence'a gelmişken neden ufak ama zengin sahil kasabası Newport'a gitmeyelim dedik sonuçta arabayla 45 dakika. Burada ufak bir saçmalık var, girdiğiniz köprüye girerken ve dönerken para alıyorlar :/ Saçma ötesi bir uygulama! Neyse Newport'ta çok beğendiğim bir evin arkadaki evin müştemilatı olduğunu anladığımda nasıl bir yerde olduğumuzu biraz çözdüm diyebilirim. Artık ufak Çırağan Sarayı şeklindeki evlerini müze yapmışlar oradan anlayın ne demek istediğimi. Son olarak John F. Kennedy'nin evlendiği kliseyi ziyaret edip, Irish Pub'da harika bir yemek yiyerek Newport'u terk ediyoruz.






Bahsedecek bir lezzet noktam daha kaldı o da Max Brenner, çikolata seviyorsanız başka söze gerek yok, gitmeden dönersen gelmemiş sayılırsın New York'a! Çikolatalı kahvelerden, fondülere kadar her yerde borulardan çikolatanın geçtiği bir cennet burası. Yerini Broadway'de 13. ve 14. Street'lerin arasında bulabilirsiniz.




Son olarak Central Park'ta yürüyüp havayı içine çekmeden, kenarında cadde üzerine kurulan Strand kitapçısına bakmadan, bol bol fotoğraf çekmeden ve kuşlarını direklere dizilmiş halde görmeden seyahatini tamamlayamazsın. Bugün New York notlarımın sonuncusunu yazdım, umarım sizler için faydalı ve kendi arayıp da bulamadığım cinsten notlar yazmayı başarmışımdır. Gezmeyi ve keşfetmeyi seven herkesle başka seyahat notlarımda buluşmak üzere! :)




Fotoğrafların tamamı bana aittir, daha fazlası için : instagram'da serrahanim adresindeyim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder